İdari yargıda “hakimlik” müessesesi – Hakim Murat Yıldırım

İdari yargıda “hakimlik” müessesesi

İdari yargı kolunun ilk derecesini oluşturan idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde kimi kararlar heyet (kurul) halinde verilirken, kimi kararlar da tek hakimle verilmektedir.

2576 sayılı “Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri Ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu Ve Görevleri Hakkında Kanun”un mahkeme heyetini düzenleyen 4. maddesi, “İdare ve vergi mahkemelerinde birer başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Mahkeme kurulları, başkan ile iki üyeden oluşur. Başkanın yokluğunda kıdemli üye başkana vekillik eder.” şeklindedir.

2576 sayılı yasanın 7. maddesinde, tek hakimle karara bağlanacak davalar düzenlenmiş olup, temel olarak, belli bir tutarın altındaki parasal uyuşmazlıklar bu kapsamdadır. Kanun bu görevleri tevdi ederken, “İdare mahkemesi hâkimlerinden biri tarafından çözümlenir” ve “vergi mahkemesi hakimlerinden biri tarafından çözümlenir” lafızlarını kullanmıştır.

Bu düzenlemelere göre ilk derece idari yargıda temel kural, davaların bir başkan ve iki üye ile, yani heyet halinde karara bağlanmasıdır. İstisnai durum ise, davaların tek hakimle karara bağlanmasıdır.

İdare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin tek hakimle verilen kararları incelendiğinde, karar veren yargı merciinin kendini çoğunlukla “hakimlik” şeklinde tanıtarak, “idare mahkemesi hakimliğince gereği düşünüldü” veya “vergi mahkemesi hakimliğince gereği düşünüldü” ifadelerini kullandığı görülmektedir. Söz konusu tanımlama, çoğunlukla, kanun yolunda da kabul görmektedir. Yani bu kararlar istinaf incelemesinden geçerken de, “hakimlikçe” verilmiş karar olarak kabul edilmekte ve istinaf kararlarına da bu şekilde yansımaktadır.

Peki idari yargıda “hakimlik” adında bir merci var mıdır?

1982 Anayasasının 142. maddesi ”Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir” hükmünü ihtiva etmektedir.

Başta, kuruluş yasası olan 2576 sayılı “Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri Ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu Ve Görevleri Hakkında Kanun” olmak üzere, yasalarımızda, idare/vergi mahkemesi hakimliği adı altında bir yargı merciine yer verilmemiştir.

İdari yargının aksine, adli yargıda, “sulh ceza hakimliği” ve “infaz hakimliği” olmak üzere, bildiğimiz iki hakimlik bulunmaktadır.

Sulh ceza hakimliğini düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanunu ve infaz hakimliğini düzenleyen İnfaz Hakimliği Kanunu incelendiğinde, bu mercilerin tesisle yetkili kılındıkları yargısal işlemlerin, bir kısım itirazların karara bağlanması, bir kısım şikayetlerin incelenerek sonuçlandırılması, bir kısım izin veya onayların verilmesi gibi işlemler olduğu görülmektedir.

Bu durumda, mahkemeler bakmakla görevli oldukları davaları inceleyerek kesin hükme bağlayan mercilerken, hakimlikler de davaların karara bağlanması dışında kalan ve Yasaların hakimlerce tesisini öngördüğü yargısal işlemleri tesis eden mercilerdir desek, çok da yanılmış olmayız.

Yasalardaki düzenleniş şeklinden ulaştığımız bu “hakimlik” tanımını baz alırsak, “hakimlik” ifadesinin idare/vergi mahkemeleri bakımından uygun bir ifade olmadığı sonucuna ulaşırız. Çünkü bu mahkemelerce tesis edilen yargısal işlemler, davaların kesin hükme bağlanması işlemi olup, yasaların hakimliklere tevdii ettiği görevlere benzememektedir.

Peki idari yargıda yasal olarak “hakimlik” diye bir müessese bulunmadığı, ayrıca tesis edilen işlemler de davaların kesin hükme bağlanması işlemi olduğu halde, tek hakimle verilen kararlar niçin “mahkeme hakimliği kararı” olarak nitelendirilmektedir?

Kanaatimizce bu sorunun cevabı, pratikte sağladığı varsayılan faydadır. Öyle ki; bu suretle kararın mahkeme heyeti tarafından değil, tek hakim tarafından verildiği kararda belli edilmektedir. Ne var ki, kararların altında kararı veren heyet üyelerinin veya hakimin isim/sicil ve imzası bulunmakta olup, söz konusu bilgiye buradan ve daha kolay bir şekilde ulaşmak mümkündür.

Buna karşın, istinaf kararlarında, istinafa konu ilk derece mahkemelerince verilmiş kararın heyet halinde mi yoksa tek hakimle mi verildiği hususunda bir bilgilendirme yapılmasına ihtiyaç duyulabilecektir. Diğer yandan, bu bilgilendirmenin, kararı hakimlik kararı olarak nitelendirmeden, parantez içinde “tek hakim” ifadesinin yazılması suretiyle yapıldığı istinaf kararlarıyla da karşılaşılmaktadır.

Sonuç olarak, “mahkeme hakimliği” ifadesinin gerek Yasada düzenlenmeyen, hatta “mahkeme” ve “hakimlik” kelimelerinin yan yana gelmesi suretiyle anlatım bozukluğu içeren bir ifade olması, gerekse de pratik bir faydasının bulunmaması nedeniyle, kullanımının çok da doğru olmadığı kanaatindeyiz.

Unutulmamalıdır ki, yasalar, idari işlem veya eylemlerden doğan uyuşmazlıkları kesin hükme bağlama görevini idare/vergi mahkemelerine vermiştir. Karar heyet halinde de verilse, tek hakimle de verilse, mahkemenin kararıdır.

Tek hakimin mahkemenin tamamını temsil etmediği, bu nedenle tek hakimle verilen kararın hakimlik kararı olarak nitelendirilmesi gerektiği yönünde bir savı da peşinen reddedeceğimizi belirtelim. Nitekim heyetler de, mahkeme başkanı ve mahkeme üyelerinden ikisinin katılımı ile oluşmakta olup, mahkemenin tamamını temsil etmeme noktasında, tek hakim ile heyet arasında bir fark bulunmamaktadır.

Eğer kararın tek hakimle mi, yoksa heyet halinde mi verildiği kararda mutlaka belli edilecekse, bunun 2576 sayılı Yasanın 4 ve 7. maddelerine uygun ve çelişki doğurmayacak şekilde yapılması gerekmektedir. Bu konudaki önerimiz; tek hakimle görülen davalar bakımından “… mahkemesi hakimince gereği düşünüldü” ibaresinin, heyetle görülen davalar bakımından da “… mahkemesi heyetince gereği görüşüldü” ibaresinin kullanımı yönündedir.

Yazan: Hakim Murat Yıldırım


Hakim Murat Yıldırım Kimdir?
https://vergialgi.com/murat-yildirim

Hakkında Alp Eren

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir